Sedat Peker “Reis”
1971, Sakarya doğumlu
Gençliğinde kendisine “Reis”, “Ruh Adam” ve “Köroğlu” lakapları takılan Peker, “uyuşturucuyla mücadele eden baba” olarak tanınmıştır. Barmen Oğuz Atak cinayeti, çete olaylarına karışmak, tehditle tahsilat yapmak, zorla alıkoymak suçlarından ay boyunca aranan Peker, teslim olacağını bildirerek 19 Ağustos 1998'de Romanya’dan Türkiye’ye getirilmiştir. Hapiste kaldığı sürede kokoreç makinesi, CINE 5 dekoderi, ekmek kızartma makinesi ve dikiş makinesi gibi eşyaların teminatını sağlayan Peker, kaldığı 50 kişilik koğuşun tabanını halıfleksle kaplattı, duvarlarını boyattı, tuvaletleri kırılıp yaptırdı, yüz koyun kestirip tutuklu ve hükümlülere dağıttı. İstanbul DGM Savcılığı, Ekim 1998'de Peker ve adamları hakkında 7.5 yıla kadar hapis istemiyle dava açmıştır. Tahliye edildikten sonra basına açıklama yapan Peker, MHP’li olmadığını söyleyerek, siyasi görüşünün pantürkist-turanist olduğunu belirtmiştir. 2004'te Cumhuriyet Savcısı’nın kararıyla Sedat Peker cezaevine gönderilmiştir. “Kelebek Operasyonu” sonucunda 12 yıl hapis cezası alan Sedat Peker, avukatı Özge Yılmaz ile 30 Mayıs 2008’de evlenmiştir. Peker, 2014 yılında tahliye olmuştur. 2015 yılında Rize’de bir mitingde Barış İçin Akademisyenler hakkında sarfettiği sözler hakkında soruşturma açılmıştır. Yaşamına İstanbul’da devam etmektedir.
Sedat Peker, 2014'te Vahdet gazetesine verdiği röportajda, “Geçmiş tarihte mağduriyete uğramış insanların haklarını koruyabilmek adına bazen şiddete başvurduğum doğrudur. Haklarını korumak için yardımcı olduğum insanlara sorarsanız size bir dava adamı olduğumu söylerler. Hayatın gerçeklerinden uzak yaşayan tuzu kurulara şahsımı sorduğunuz da ise mafya olduğumu söyleyebilirler. (…) İnsanların yaratılırken onlara verilen fıtratları vardır. Belki ufak tefek hatalar yapsalar da fıtratlarının dışına çıkamazlar. Mafya olabilmek benim fıtratıma uygun değil. Ben kimsenin parasını haksız yere alamam. Ben hiç kimsenin namusuna göz dikemem, benden güçsüz diye kimseye zulüm edemem, ancak bunları yapanlara karşı geçmişte yaptıklarım herkes tarafından zaten bilinir. Her günahın karşısında mutlaka bir intikam meleği olur. Birçok günahın karşısında intikam meleği olma görevini kaderim bana bahşetmişse ben bundan ancak onur ve şeref duyarım.” ifadelerini kullandı.
Alaattin Çakıcı
1953, Trabzon Arsin doğumlu
Gençlik yıllarında Şişli’de ülkücü gruplara dahil olan Çakıcı’nın suç dosyası bir İETT görevlisini bıçakla yaralamasıyla açılmıştır. Siyasi sebeplerden dolayı 41 kişinin ölümüne sebep olduğu söylenmektedir. Çek-senet işlerine girmiştir, Ankara’da eğlence mekanlarına haraç baskınları yapmıştır. Eski karısı Uğur Çakıcı’nın cinayeti sebebiyle aranan Alaattin Çakıcı, o sırada canlı yayında Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Tansu Çiller’le ilgili yaptığı açıklamalarıyla Flash TV’nin basılmasına sebep olmuştur. İddiaya göre MİT ile olan bağlantıları sayesinde 1987 yılında ”Babalar Operasyonu” olarak bilinen operasyonlarda Türkiye’nin önde gelen mafyaları gözaltına alınırken Çakıcı gözaltına alınmamıştır. Borsacı Adil Öngen’e, Pamukbank Genel Müdürü Burhan Karaçam’a, Emin Cankurtaran’a, Hıncal Uluç’a, Cavit Çağlar’a ve Engin Civan’a yönelik saldırıların azmettiricisi olarak suçlanan Alaattin Çakıcı,1992 yılında sahte bir pasaport ile yurtdışına kaçmıştır. 17 Ağustos 1998′de Fransız polisinin düzenlediği bir operasyon ile Nice şehrinde yakalanmıştır. Kandıra F Tipi Cezaevi’nde tek kişilik bir odaya konan Alaattin Çakıcı’nın zamanının büyük bölümünü muhabbet kuşuyla geçirdiği belirtilmiştir. Alaattin Çakıcı’nın darbe girişiminin ardından denetimli serbestlik süresini 1 yıldan 2 yıla çıkaran ve cezaevlerinden toplamda 93 bin kişinin tahliye edilmesi planlanan süreçte tahliye olacağı iddiaları gündeme gelse de Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı bu yöndeki iddiaları yalanlamıştır. Çakıcı, halen Bolu F Tipi Cezaevi’ndedir.
Hadi Özcan
1954, Kocaeli doğumlu
Mehmet Hadi Özcan’ın 1980 ve öncesi yıllarda Ülkü Ocakları Başkanlığı yaptığı bilinmektedir. ”Kocaeli Çetesi” lideri olarak bilinir. Cürüm işlemek niyetiyle teşekkül oluşturma, adam yaralamak, cezaevinde talimatla suça azmettirmek, cezaevinde şahıslardan haraç toplama, çek-senet tahsilatı, adam kaçırma ve araba hırsızlığı Hadi Özcan’ın kabarık dosyasındaki suçlardan sadece birkaçıdır. Ayrıca Hadi Özcan’ın Ergenekon davası sürecinde Alaattin Çakıcı’yla ters düştüğü iddia edilmiştir. Hadi Özcan Kocaeli’de bulunan Kandıra Cezaevi’nde cezasını çekmektedir.
Hüseyin Saral “Hüseyin Ağa”
Of doğumlu
Hüseyin Saral, 1990’lı yıllarda Türk ve Romen emniyet güçlerinin ortaklaşa hareket ettiği ‘Meriç Operasyonu’ ile Bükreş’te yakalanmasının ardından tanınmıştır. Sedat Şahin ve Hüseyin Saral önderliğindeki suç grupları arasında yaşanan çatışmalar basında yer almıştır. Emniyetin Saral’a 2002 yılından sonra düzenlediği yaklaşık 100 operasyonda 1.230 tabanca, 45 uzun namlulu silah, 20 el bombası, 1.255 dinamit lokumu ve birçok mermi ele geçirilmiştir. Saral, 2005 yılında İtalya’nın Roma şehrinde Sedat Şahin’in adamları tarafından sokak ortasında öldürülmüştür. Hüseyin Saral’ın öldürülmesine karşılık olarak 2014 Aralık’ta Şahin’in kardeşi Vedat Şahin ve adamı Ferdi Topal’ı Nişantaşı’nda araçları başında öldürülmüştü
Hüseyin Baybaşin “Avrupalı Escobar”
1956, Diyarbakır Lice doğumlu
Kürt kökenli Baybaşin Aşireti’ndendir. 1976 yılında üzerinde 11 kilogram uyuşturucuyla Türkiye’de, 1984’te ise İngiltere’de 6 kilogram uyuşturucuyla yakalanıp 12 yıl hapse mahkum edilmiştir. 1980’li yılların sonuna doğru Avrupa’nın en büyük uyuşturucu kaçakçılarından biri haline gelmiştir. 1998 yılının Mart ayında ‘Siyah Lale’ adıyla İngiltere, İtalya, Belçika, Almanya ve Hollanda istihbaratı tarafından yürütülen uluslararası bir operasyonda yeğeni Giyasettin Baybaşin ile Hollanda’da yakalanıp ömür boyu hapse mahkum edilmiştir. BBC’nin yaptığı araştırmada servetinin 16 milyar dolar civarında olduğu tespit edilmiştir. Hüseyin Baybaşin hala Hollanda’daki Vught Cezaevi’nde tutuluyor.
Nuri Ergin
Karagümrük Çetesi‘nin lideri olan Ergin’in 1997 yılında ünlü Metris Cezaevi’nde çıkan isyandan sorumlu olduğu iddia edilmiştir. Sibel Can’a fotoğraflı şantaj yapan Can Kuzu, Ergin ve adamları tarafından kaçırılarak işkenceye uğramıştır. Tutuklanıp Afyon Cezaevi’ne gönderilen Nuri Ergin ve kardeşi Vedat Ergin, 1999’da Sabancı suikastı sanığı olan Mustafa Duyar’ı öldürmüşlerdir. Ergin, sonradan Kartal Hapishanesi’nde beraber kaldığı Alaattin Çakıcı ve Erol Evcil ile anlaşmazlıklar yaşamıştır. Alaattin Çakıcı’nın adamlarının Karagümrük Spor Kulübü’ne ait lokali basıp 10 kişiyi yaralanmıştır. Buna karşılık olarak Ergin’in adamları 19 Nisan 2000’de Çakıcı’nın Gültepe ve Zeytinburnu mıntıkalarındaki 2 kıraathanesine baskın yapmıştır. İki isim arasındaki gerginliğin artması sebebiyle Nuri Ergin hala mahkum olarak bulunduğu Uşak şehrindeki E Tipi Cezaevi’ne gönderilmiştir.
Fırat Delibaş
Diyarbakır doğumlu
‘Hanımağa’ olarak tanınan Sevgi Özöcal ile çeşitli ortak işler yaptığı bilinmektedir. Sevgi Özöcal ile birlikte bir dönem şarkıcı Cengiz İmren’in koruma işlerini yürütmüştür. 2000’li yıllarda DEHAP’ın Gençlik Kolları’na çeşitli para yardımları yapmıştır. 2003 yılının Ekim ayında, İstanbul — Beyoğlu’nda gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonlarda 30 ayrı mekanına baskın yapılmıştır. Kazandığı kara paralarla 5 adet yarış atı aldığı, her gün neredeyse 1.000 TL’lik ganyan oynadığı tespit edilmiştir. 2006 yılında, hakkında 41 yıldan 89 yıla kadar hapis cezası istemiyle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dava açılmasına rağmen, ceza evinde tutuklu geçirdiği 3 senenin sonunda beraat etmiştir. Delibaş, yaşamına İstanbul’da devam etmektedir.
İdris Özbir “Kürt İdris”
1937, Kars doğumlu
1980 yıllarında kulüplerde ve barlarda fedailik yapan Kürt İdris, hazine arazilerini parselleyip satmak, çek-şenet tahsilatı yapmak, kasten adam yaralamak, adam kaçırmak ve ulusrarası civaoksit kaçakçılığı yapmak suçlarından aranmıştır. Ölmeden önce gazetecilere verdiği bir demeçte; “Mustafa Kemal’e, İsmet Paşa’ya, Kenan Evren’e ‘baba’ diyen bu millet bana da baba demiştir, sağ olsun” demiştir. Özbir’in, İbrahim Tatlıses’i ve Bülent Ersoy’u kendi himayesine alıp yeraltı dünyasından isimlerle tanıştırdığı iddia edilmiştir. İdris Özbir yargılanmaya devam ederken 2002 yılında akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybetmiştir.